Başlığım sayfa içeriği

bigoo.ws
WEB SAYFAMIZA HOŞGELDİNİZ...
   
 
  BİR YUDUM HİKAYE



Allaha İnanıyormusun?

Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı…

Berber: ” Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah’ın varlığına inanmıyorum.”

Adam: ” Peki neden böyle diyorsun?”

Berber: ” Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terkedilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum…”

Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam: ” Biliyor musun ne var, bence berber diye birşey yok”
Berber: ” Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim.”
Adam: ” Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı.”

Berber: ” Hımmm… Berber diye birşey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?”

Adam: ” Kesinlikle doğru! Püf noktası da bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!”

 

Ninenin tek başına Yunan askerlerini köyden kovması

Kurtuluş savaşı zamanında Eşini Şehit eden yunanlı askerleri dünyanın en büyük silahıyla köyünden kovan ninenin hikaysi,Hikaye Necip Fazıl Kısakürek tarafından birinci ağızdan dinlenirek kayıtlara geçmiştir..İşte o muhteşem bir yudum hikaye
-Kaç yaşındasın, nine?
-71
-Demek İstiklâl Savaşı’nda 20-21 yaşlarındaydın
-Öyle zahir
-O günden beri çıkmadın mı köyünden?
-Çıkmadım
-50 yıldır çıkmadın ha?
-50 yıldır
-O gün, bugün, dünya çok değişti
-Öyleymiş
-Bir daha da evlenmedin, öyle mi?
-Öyle
-Seni, ardı arkası gelmeyen sorularla sıkıyorum, değil mi?
-Estağfurullah
-Ne yapayım, sen anlatmıyorsun ki, dinleyeyim
Niçin anlatmayı sevmiyorsun?
-Sevmem!
-Ne seversin?
-Okumayı
-Ne okursun?
-Kur’an okurum
-Okuman yazman var mı?
-Yok! Yalnız Kur’an okurum
-Kim öğretti sana Kur’an okumayı?
-Babam
-Peki, Kur’an okuyan, eski harflerle başka şeyleri okuyamaz mı?
-Ben okuyamam Allah(cc)’ın kelâmı bana kolay gelir Öbürleri çetin, kargacık burgacıklar
-Baban da kocan gibi zeybek miydi?
-Babam köy imamıydı Hem zeybek diye ayrı bir cins yoktu ki Burada her mert delikanlı bir zeybekti zamanında
-Ya şimdi
-Şimdi herkes bebek
-Ne oldu, nerede öldü baban?
-Seferberlikte Hicaz taraflarına gitti, bir daha da dönmedi
-Ne kaldı babandan sana?
-Şu köşede gördüğün, yeşil ipek kaplı Kur’an kaldı Bir de söz
-Nasıl söz?
-”Kur’an’dan ayrılma!”
-Sen o zaman 14-15 yaşlarında bir kızdın
-Öyleydim
-Sonra evlendin
-Beni 19 yaşımda dayımın oğluna verdiler, evlendim
-Tam da Yunanlıların İzmir’e çıktığı yıl
-Çok geçmeden Yunanlı bu tarafa geldi, bir taburuyla bizim köye yerleşti
-Anlat, anlat!
-Ne anlatayım? Sen sor, ben söyleyeyim! Zaten herşeyi öğrenmişsin dışarıdan
-Evet ama, senin ağzından dinlemek istiyorum Halk bir şeyi renkten renge sokar, gerçek diye birşey kalmaz ortada
-Doğru! Kimbilir benim için de neler uydurmuşlardır!
-Sen, tek başına, bir tabur Yunan askerini köyden kaçırmışsın!
-Yok canım, o benim kuvvetim değil; Kur’an’ın gücü
-Kur’an’ın gücü mü?
-Ne sandın ya;
Koynumda Kur’an olmasaydı hiç o işi becerebilir miydim ben?
-Kur’an’ın, tüfek gibi, top gibi bir gücü olabilir mi?
-Yüzbin top onun tek harfine denk olamaz!
-Kuzum nine; söyle nasıl oldu?
-Üç aylık kocamı cami avlusunda kurşuna dizdiler
-Sebep?
-Kızlara saldıran bir Yunanlıyı bıçaklayıp öldürdü diye
-Sonra?
-Kalktım, Yunan kumandanına gittim Sırtıma örtümü çektim, koynuma Kur’an’ımı aldım, gittim
-Eeee?
-Yunan kumandanı, meydan yerindeki eski jandarma karakolunda bir masa başında, çizmeli ayaklarını masanın üstüne uzatmış, oturuyordu Yanında da İzmir’in yerlisi bir rum Tercüman
-Nasıl cesaret edebildin, aralarına girmeye?
-Cesaret, Kur’an’ın emri Kumandan “ne istiyorsun” diye sordu -”Kocamın kanını dava ediyorum!” dedim
Kahkahayla güldü Ayaklarını masadan çekerek doğruldu
Alaycı bir yılışıklıkla “ne yapmamızı emir buyuruyorsunuz?” dedi Ellerimle koyumdaki Kur’an’ı sımsıkı kucaklayarak
-Ne cevap verdin?
-”Hemen taburunuzu alıp buradan çıkmanızı istiyorum” dedim
-Hayret!
-Evet kumandan, hayretinden ne diyeceğini bilemedi “Nedir, o koynunda sımsıkı kavradığın şey?” diye bağırdı Ben de bağırdım: “Dünyanın en güçlü silahı! Hepinizi tuzbuz etmeye yeter!”
Müthiş!
Tam o anda tercüman avaz avaz “bomba!” diye bastı çığlığı
Akıl alabilecek gibi değil
Daha neler var bu dünyada aklın alabileceği gibi olmayan
Devam et!
Kumandan dehşetle irkildi, yan yana yürümeye başladı; gözleri bende ve koynumdaki gizli silahta, arkasıyla kapıdan çıktı, meydan yerindeki askerlerine doğru yürüdü Tercüman da, iki büklüm ardında
-Nasıl oldu da üzerine atlayıp bomba sandıkları şeyi koynundan almadılar?
-Sıkı mı, ya onu yere bırakıp da karakolu havaya uçurtacak olursam?
-Sonrası?
-Sonrası, kumandan askerlerine rumca bir takım emirler verir ve onları toplarken, birdenbire müezzinin gür sesi işitildi Öğle ezanı! Kocamın tabutu da musalla taşında O anda bir yaylım ateş Olanları haber alan çeteler bir tepeciğin üstünden kurusıkı ateş ediyor Yunanlı askerler kaynaştı, ne yapacaklarını bilemediler Ben, tam o an, kollarım sımsıkı koynumdaki silahı kavramış, kapıdan çıktım, meydan yerinde göründüm Kumandan haykırdı Rumca bir kumanda Yunanlılar köy dışına doğru kaçmaya başladılar Gidiş, o gidiş
-Demek Kur’an silahtan üstün geldi İstiklâl Savaşı’nda
-O savaşı Kur’an’ın gücü kazandı!



Yavuz Sultan Selim’in geleceği görmesi

Evliyaullah’a pek yüksek bir hürmet ve bağlılık gösteren Yavuz Sultan Selim Han’ın kendisi de hiç şüphesiz büyük bir evliya idi. Onun, Allah’a yakınlığından dolayı keramet nevinden pek çok davranışlar ortaya koyduğu tarihi gerçekler arasındadır. Şöyle ki: Yavuz, bir gün divandan içeri hiddetli bir şekilde girmişti. Elbisesini dahi değiştirmeden bir müddet odada dolandı ve kendisini kızdıran şeyi mırıldanıp durdu. Meğer Ferhat Paşa’nın İskender Çelebi’yi olur olmaz koruyup kayırmasından gazaplanmıştı. Çünkü aralarındaki dostluktan başka şeyler de sezinlemişti. Sonunda yüksek sesle şu sözleri sarf etti:
- Akıbet görürsün hele Ferhat! Sen şimdi İskender’i koruyup duruyorsun, ama bu korumaktan ne fayda çıkacağını inşallah birbirinize karşı asıldığınız zaman görürsünüz!..

Gerçekten de aradan seneler geçti ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde bu iki şahıs, Selim Han’ın geleceği görmüşçesine dediği gibi işledikleri cürümlerden dolayı karşı karşıya asıldılar.

AHDE VEFA


Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:

- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:

- Söyledikleri doğru mu diye sorar.

Suçlanan genç der ki :

- Evet doğru.

Bu söz üzerine Hz. Ömer “anlat bakalım nasıl oldu” diye sorar. Genç anlatmaya başlar:

- Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret” dedi. Hz Ömer:

- Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun cezası idam. Üstelik suçunu da kabul ettin” dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:

- Ben memleketinde zengin bir insanım. Babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz. Bana 3 gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu 3 gün içinde yerime birini bulurum, der.

Hz. Ömer der ki:

- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:

- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As’ dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr’a dönerek:

- Ey Amr! Delikanlıyı duydun, der.

O büyük sahabe:

- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve “babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz” derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:

- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.

Hz Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:

- Biz de sözümün arkasındayız.

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki:

- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?

Genç vakurla başını kaldırır ve;

- ‘AHDE VEFASIZLIK ETTİ’ demeyesiniz diye geldim, der.

Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As’a der ki:

- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun. Nasıl oldu onun yerine kefil oldun?

Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:

- Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. ‘İNSANLIK ÖLDÜ’ dedirtmemek için kabul ettim, der.

Sıra gençlere gelir. Derler ki:

- Biz bu davadan vazgeçiyoruz.

Bu sözün üzerine Hz Ömer:

- Biraz evvel “babamızın kanı yerde kalmasın” diyordunuz. Ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der.

Gençlerin cevabı da dehşetlidir:

- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI’ demeyesiniz diye…


UYURCALI OLMAK AYRICALIKTIR...
 


WEB SİTEMİZİN DOĞUŞU 04/10/2009
 



More Cool Stuff At POQbum.com

HAVA DURUMU
 
ANKARA SON DURUM
ANKARA
myspace layout codes

myspace layout

GAZETELERİMİZ
 
ANKARA NAMAZ VAKİTLERİ
 
...

Türkçe - İnglizce / İngilizce - Türkçe Çeviri
Kelime:


.

Türkiye Plakalari


01 ADANA
02 ADIYAMAN
03 AFYON
04 AĞRI
05 AMASYA
06 ANKARA
07 ANTALYA
08 ARTVİN
09 AYDIN
10 BALIKESİR

11 BİLECİK
12 BİNGÖL
13 BİTLİS
14 BOLU
15 BURDUR
16 BURSA
17 ÇANAKKALE
18 ÇANKIRI
19 ÇORUM
20 DENİZLİ

21 DİYARBAKIR
22 EDİRNE
23 ELAZIĞ
24 ERZİNCAN
25 ERZURUM
26 ESKİŞEHİR
27 GAZİANTEP
28 GİRESUN
29 GÜMÜŞHANE
30 HAKKARİ

31 HATAY
32 ISPARTA
33 İÇEL
34 İSTANBUL
35 İZMİR
36 KARS
37 KASTAMONU
38 KAYSERİ
39 KIRKLARELİ
40 KIRŞEHİR

41 KOCAELİ
42 KONYA
43 KÜTAHYA
44 MALATYA
45 MANİSA
46 KAHRAMANMARAŞ
47 MARDİN
48 MUĞLA
49 MUŞ
50 NEVŞEHİR

51 NİĞDE
52 ORDU
53 RİZE
54 SAKARYA
55 SAMSUN
56 SİİRT
57 SİNOP
58 SİVAS
59 TEKİRDAĞ
60 TOKAT

61 TRABZON
62 TUNCELİ
63 ŞANLIURFA
64 UŞAK
65 VAN
66 YOZGAT
67 ZONGULDAK
68 AKSARAY
69 BAYBURT
70 KARAMAN

71 KIRIKKALE
72 BATMAN
73 ŞIRNAK
74 BARTIN
75 ARDAHAN
76 IĞDIR
77 YALOVA
78 KARABÜK
79 KİLİS
80 OSMANİYE
81 DÜZCE






www.bigoo.ws

www.bigoo.ws
Tüm soru ve önerileriniz için lütfen bana ulaşın... Efendi ERDOĞAN: erdoganefem@yahoo.com
 
Bugün 10750 ziyaretçikişi burdaydı!
:

function getBrowser() { var ua, matched, browser; ua = navigator.userAgent; ua = ua.toLowerCase(); var match = /(chrome)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(webkit)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(opera)(?:.*version|)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(msie)[\s?]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(trident)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || ua.indexOf("compatible") < 0 && /(mozilla)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || []; browser = { browser: match[ 1 ] || "", version: match[ 2 ] || "0" }; matched = browser; //IE 11+ fix (Trident) matched.browser = matched.browser == 'trident' ? 'msie' : matched.browser; browser = {}; if ( matched.browser ) { browser[ matched.browser ] = true; browser.version = matched.version; } // Chrome is Webkit, but Webkit is also Safari. if ( browser.chrome ) { browser.webkit = true; } else if ( browser.webkit ) { browser.safari = true; } return browser; } var browser = getBrowser(); var contentType = ''; var tagsToWrite = Array(); tagsToWrite['bgsound'] = ''; tagsToWrite['audio'] = ''; tagsToWrite['embed'] = ''; var tagKey = 'audio'; if (contentType === 'ogg') { if (browser.msie || browser.safari) { //does not support ogg in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'wav') { if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'mp3') { //all modern browser support mp3 in audio tag tagKey = 'audio'; } else { //all other types, preserve old behavior if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'embed'; } } document.write(tagsToWrite[tagKey]); Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol